29 Aralık 2016 Perşembe

Tercih meselesi

İstanbula tam zamanında gidip dönmüşüm. Bugün bakıyorum fırtına başlamış, toplantım bir gün sonra olsa rezilim çıkmıştı. Gerçi sabahın dördünde kalkıp akşama kadar aralıksız toplantı yapıp İzmir geri dönmek de benzer şekilde rezilimi çıkarıyor ama buna da şükür.

Havaalanındaki yarım saatlik fazladan zamanımı milli piyango bileti alarak ve kitap okurken serin serin biramı yudumlayarak değerlendirdim. Ritüeller hoşuma gidiyor. Hiç çıkmasa da her sene İstanbul’dan bilet almak mesela, yılbaşında ağaç süslemek, eve kokina almak, ışıklarla donatmak evi…

Blogda da yıl sonu yazı ritüellerim vardı. Vardı diyorum, zira bu yıl hiç dokunmamışım, şurada kaldı iki gün. Yeni yıla hedeflerle, planlarla başlamak, geçen yılı şöyle bir düşünmek… Geçen yılı kimse düşünmek istemiyor, daha çok 2016’nın kıçına tekmeyi vurma hissiyatı hakim. Eh kimseyi suçlayamayız. Yedek kulübesinden hakeme “bitir şu maçı artık” diye bağıran teknik direktörler gibiyiz.


Bu yıl, 2017’nin gelişinden ziyade 2016’nın gidişini kutlayacağız.
Ve neredeyse o Noel Baba'ların kafasına silah dayayan mallar bile davul zurnayla uğurlayacak 2016'yı.
Bitmedi, bakınız bugün mail kutuma düşen aşağıdaki reklam:
"2016'yı eşsiz kokteyllerimizle boğuyor, keyifli parçalarla kulaklarını sağır ediyor ve Fosil Karaköy ruhuyla nihayet çöpe atıyoruz!"
Artık nasıl boğulduysak.

Biz çöpe atar mıyız bilemiyorum ama, son günlerimizi yağmurla yıkayıp temiz pak yapmaya çalışan bir hava var dışarıda. Dünden başlamış yağmur, hala usul usul yağıyor. Sokaklarla birlikte yüreğimizin de kirini akıtıyor.

Bugünlerde, güneş doğduktan sonra uyanabilmeyi, yağmur ve soğukta lahana gibi giyinerek işe gideceğime, geç bir kahvaltı sonrası, evde ayaklarımı uzatıp ışıklı yılbaşı ağacımı seyrederken sıcak bir şeyler içebilmeyi isterdim. Bunu yapabilen insanlara özenip halime acıyabilirdim. Ya da İzmir'de bok gibi soğuk çekerken başka memleketlerde kar keyfini yaşayanlara imrenebilirdim. Ofiste türlü dertlerle sorun çözmeye kasarken arkadaşları ile bir öğlen yemeğinde buluşmuş, sonrasında bir sinemaya gitmiş, yüzünde gülümsemelerle fotoğraf çekinmiş insanlardan olmanın düşlerini kurup kendimi bile isteye mutsuz edebilirdim. Bunların hepsi öyle kolay ki... Keşşşkeee benim olsa demek, öyle hissetmek öyle kolay ki... Ve aslında tercih meselesi... Başka yaşamlarla kendininkini kıyaslayabilir ve şikayet etmeyi tercih edebilirsin ya da... 


Zifiri karanlıkta, her sabah metroya yürürken arkamı kolluyorum, allah muhafaza. Yürüdüğüm patikada bir ağaç var ve ağaçta da birkaç kuş, güneşin doğmasını beklemiyor ve her sabah istisnasız şakıyorlar. Her sabah, bir şekilde bir amaçla uyanmanın iyiliğini hatırlatıyorlar bana. 


Sabahın karanlığında işe gitmek zorunda olmaya lanet etmek yerine, göremediğim kuşların şarkısının tadını çıkarmayı tercih ediyorum.


Sıcak bir köşe bulup metroda, kitap okuduğum zamanlarda, artık arabayla işe gitmediğim için lanet edeceğime, okuma fırsatının keyfini çıkarmayı tercih ediyorum.


Akşam eve dönerken götümün donmasından şikayet edeceğime, sıcak bir eve gireceğimi düşünerek gülümsemeyi tercih ediyorum.

Hayatta değiştiremeyeceğimiz bazı şeyler var, fakat olaylara duruşumuzu, bakışımızı değiştirmek elimizde.

Not: Dünyanın bu yıl biraz daha yavaş dönmesi sebebi ile 2016 1 saniye kadar geç bitecekmiş, 2016'ya bakışımı değiştireyim diyorum, yok Aslı Erdoğan'ın tahliyesi bile değiştiremiyor. Bitmiyor!


3 yorum:

CEREN dedi ki...

Bak yine beni yazmışsın :)Bence de tercihler çok önemli,ben sabahları yatağa yapışmak istesem de surat asmayıp,güne gülerek başlamayı tercih ediyorum mesela..Dün Mersin'i sel basmışken ve işe dizlerime kadar sırılsıklam gidebilmişken mesela işyerinde ( ki bu bir banka şubesi ) çorapları çıkarıp çıplak ayaklarla klimanın karşısında ayakkabımızı,çorabımızı kurutmaya çalıştığımız,yağmurdan çıkamadığımız için öğle yemeğinde dolaptaki portakal-mandalinayı yediğimiz anlarda söylenmek yerine halimize gülmeyi tercih ettim..Çünkü hayat yeterince kötü ve üzücü ve ben kendime küçük mutluluklar yaratmayı seviyorum..

okuyanguzel dedi ki...

Evet çok haklısın ama bazen yapamıyor işte insan. !

2017 çok güzel olur inşallah. Ya tutarsa misali yoksa umutlar da bitti..

Gulcin dedi ki...

Hep bunu yapmaya çalışıyorum işte.binsanin kendini mutsuz etmesi o kadar kolay ki, saniyed yapabiliriz.ama mutluluk da emeknjistiyor işte. Velakin her daim kolay değil ve Yeliz.olsun olduğu kadar, elimizden geldiği kadar yapalım da. İyi seneler yelizim operim